KORANA............ file:///F:/Yeni%20kitaplar%C4%B1m%C4%B1z%20N%C3%87/%C5%9E%C4%B0%C4%B0R%20kitaplar%C4%B1%202020/KORONA/CORANA.pdf
Şehirler; Ne Yutar?
Şehir ejder, tarlaları yutar Bilmem şehirler ne yutar 2 Hap; besin yerini mi, tutar.! Burası tarım deposu Bağlıca Binalar dolmuş, şöyle bakınca Ahimesud/Bağlıca 14 Ocak 2020 Angara 'da zaman... Bir komşuda cenaze Diğerinde düğün var.. 3 Bir komşuda Cuma ile başlayan hayır iş.. Bismillah’la kalkan bayrak.. Sevinçle çekilen halay.. Diğerinde; Kesilen son nefes.. Bismillahla, açılan kabir Hüzünle yolcu edilen hatıralar.. İki komşu; Birin de gelin.. Diğerinde cenaze.. Toplanan kalabalıklar; Birini dünya evine 4 diğerini Ebedi aleme yolcu ediyor.. İkindi.. Rahmet bulutları kapladı ve yağmur İlahi çağrı: “Davet var...” Bir "Ezanlık" zamanda.. Yağmur; doluyla son bulup, Güneş'e buyur ediyor.. Hayat, devam ediyor.. Ne farklı tecelliler, icra ediyor Ve zaman; İkindi... 5 Gün devrilmiş; Akşama “gel” ediyor Biri geliyor, biri gidiyor Hüzün/ sevinç gel/gitlerinde; Ömür, gidiyor 30 Mayıs 20014 Cuma/ Ahimesud AZ OLURLAR.. Az olurlar.. Az kıymeti bilinir 6 Az dostları olur.. Az anlaşılır Kaybedince, aranırlar Devleşirler.. Zira günün değil her zamanın insanlarıdır. Günde değil ötelerde yaşar, yaşatırlar.. Hep aranırlar.. Ahimesud
29.12.2013 YALAN da YALAN Yalan diyor, Güler 7 ama tümü mü YALAN.. Ya da neresi YALAN Yığın yığın paralar YALAN da YALAN (Makam, servet,şehvet) Haram, insanı paralar Ahimesud/Angara 27.12.2013 Hep oturdu ..HOP kalktı -Irak için kalkmadı -Filistin için kalkmadı -Arakan için kalkmadı -Çeçenistan için kalkmadı -Mavi Marmara için kalkmadı -Başörtüsü zulmü için kalkmadı 8 Hep oturdu.. Eksilirken cebindeki Para Birden bire uyanınca .. HOP kalktı … 9 10 Haklısınız Dostum Mehmet Akyol ve İÇAN ulularına ithaf.. Biliriz elbet, düşünenlerin: Çok eskilerden; Sokrateslerin, Eflatunların, Büyükler büyükleri; Alilerin, Hüseyinlerin Yüce insanlar: Mevla’na, Hacı Bayramların Hocası olsa da Akşemsettin Olamaz,oldurmazlar, bildiklerini uygulaması ..... Siz mahcup mu edecektiniz? Yezitleri, Omarları, Mülcemleri, Şimirleri Zaman aynı, mekan aynı, hırs aynı 11 Ufak tefek fark olsa da, metot aynı aynı Çıkar oldu mu? Çekinmezler takarlar mızraklara Kitabullahı Aldılar mı? Bir yağlı kemik kokusu Atılır her türlü takla alimallah Gözlerini kan bürür, duymazlar bile ahı Vurmak için çöl sıcağında yanmış yürekleri Kesmek için suya giden yolları Keserler doğru sözü, çekerler pervasızca silahı ULAŞmak için kemiklere; YILDIRIMlar bulunur, Can atar yıkmak, can evinden hançerlemek için bir Müftü.. Saldırır masumların üstüne; Yezit adına, kendi hesabına; Zeyitler, 12 Şamirler ittifak kurar Yeter ki çıkarları uyuşsun; Birleşir iştiyakla tüm şer ordusu Hedefe varmak için; Kullanılır, yüceler, siyasal önderler İstismar edilir her türlü kutsal, Zaman akıp gitse de; Bu kafa milim ilerlemez Yöntem aynı, düzen aynı Tek fark sahne dekoru. Bir olur tarik,siyaset, ticaret Durur akan su. ... Söylersiniz; kendiniz olun, İradenizle doğruyu bulun Kabul görmez,, duyurmazlar hakikati uğultulara boğarak Hakkı, toplumsal düzeni, sosyal 13 sorumluğu iter bir kenara Gelirler hep birlikte çıkarlarını öne alarak “Siz ne yaptınız” diye Başbakan feryat etse de Üşüşürler aynı yere hınzırca Kolaçan ederler tek tek çıkarlarını kurnazca Yağlı kemik yerken kuyruklar dik, Kemik sahipleri karşısında benlik yok, her şey sinik, Kemik kesilir diye, kuyruklar inik. ....... Öyle olmuştu zamanında da Zira,Yezit nezdinde, Mevkii sağlam, nufüz kuvvetli, Abdullah İbni Abbas ikaz etmişti Ali’yi: ”Muaviye ve adamları.Dünya adamları... Bunlar yerlerinde kaldıkça bir şey olmaz. Aksi halde kıyamet koparırlar.” 14 O yüzdendir ki; Sehl bin Hunef’lerin yolu kesilecek atlılar bulunur. Haset ile korkup, suçlarlar tezvirat ve fesat ile Bulurlar yıkmak için her dem bir Müftü.. Vaziyet huzur olsa; Zira anlaşma, kuvvet demektir. Ama karışıklık, fesat. Fesattan medet uman Abdullah İbni Sebe, Halit İbni Mülcem vaziyet alır. Savaştan geri duran Zübeyr bin Avvam’ı namazda vurur: Amr bin Cürmüz. Talha bin Ubeydullah, ne kaçsa savaştan; Siyasi ihtiras ve entrika adına Bir ok atacak Mervan bin Hakem bulunur Elbet siyaset değil. 15 Fakat, Firavunlar ülkesi düşü için; Amr ibn’il –As hileye, hasede başvurur. Dalavere çevirir. Ali’yi hükmen ortadan kaldırır. Yetmez.. Mülcem, bir sabah namazda hancer indirir alnına Ali’nin Ali, can evine kast eden için “Yine de cezalandırmayın nefesim çıkmadan” diyecek olsa da... ........ Desin dursun Hüseyin’e şair Farazdak: “Halkın gönlü senle, fakat kılıçları Beni Ümeyye iledir” Görüntü farklı olsa da hakikat budur. Zira Habil’den bu yana Halkı, kalbi başka çıkarları başka yöne götürür Mana makamı Medine’den, iktidara.. 16 Dünya mekanı Küfe’ye gitmek isteyen Hüseyin; ”İsterseniz terk edin, size zarar gelmesin. Ben tek başına giderim” diye mahiyetini serbest bıraksa da Bırakmaz O’nu yağlı kuyruk peşindekiler.... Bulunur dünyalıklar için; Makamı, sarayları Irak’daki arazileri elden çıkmasın diye korkan Übeydullah bin Ziyat, Ve kulu bir Ömer bin Saad bin Ebi Vakkas, Adamların ne küçük şeyler için alçaldığını bilen Hüseyin, bildirir hatta yalvarır ashabına “terk edin beni” Ama terk etmezler binler ordulara karşı bir avuç yakınları.. Keserler suyla irtibatı Amr bin Haccac ve adamları, 17 Ürkerek ruhaniyetinden Hüseyin’in Ubeydullah Bin Ziyat kabul etse Hüseyin’in teklifini, Şimr, çıkar karşısına şeytan olarak. Bir an önce işi bitirmek gerek. Şamdan nasıl olsa çok yağlı kemik gelecek Dört bin azılı orduya karşı; 72 şehit, Hüseyin’de yara ağır, Otuz üç mizrak ve ok, otuz dört kılıç yarası Zurra bin Serik, Vurur Hüseyin’in öpülesi eline ve omuzuna kılıç Sinan bin Enes En -Nehai harbe saplar ve başını keser Ağlayın..ağlayın Yezid’e sövenler. İbni Ziyat yezitleri fersah fersah geçti... Şimirler, dünyalık için cenneti değil cehennem kapılarını seçti. 18 Heyhat, asırlar geçse bile zaman çok çabuk akıp geçti. Haksız çıkarırlar mı hiç kemik peşindekiler? Zira zamane aynı, mekan aynı, hırs aynı Ufak tefek fark olsa da; Metod aynı aynı kafa aynı, yöntem aynı, düzen aynı, Tek fark sahne dekoru. Haklısınız: Çıkmamalı idi haksız; Şamirler, Omarlar ve “şimirin eşekleri..” Yezit namına Hakkı susturan Yezit’ten kemik uman itleri... Necati Çavdar Temmuz 2004 https://www.antoloji.com/haklisiniz-3-siiri/ 19 “İPLİKÇİ”YE VEDA!... Kendi narin, salınımı iyi, endamı hoş Çok gezmiş, dili: tatlı, hem iki dilli Yelpazesi geniş, bakışları loş Fantezi bu ya..Bir ahuya kurban gittik.. Dış dünyalara açamadım, birinci ay Yeni alanlara göçüremedim, ikinci ay Şeyh uçmuyor,uçuramadım!..Üçüncü ay Kabiliyet yok, boş hülyaya kurban gittik Adamlar mı zalim, biz mi çok salak İşleri: “Getirin pulları, biz savurak” İktisat değil istenen harman savurmak.. Bir gözleri sürmeliye kurban gittik Eh değirmeden dize dizi, dile dili Olur mu, iyice muhabbetin tadı? Sebepsiz olmaz vardır hikmeti. Bir hali hoş dilbere, kurban gittik 20 İblik, sardım makaraya almıyor Delik küçük, tuğra büyük sarmıyor İşçi ekmek derdinde ne olduğunu, bilmiyor Bir ahu için hem deRecep’te kurban gittik Herkes kendine yakışanı yapar Kimi Allah’a kimi kendine tapar Oruç ağız kapı dışarı apar topar Tam “kandil”de bir “zalim”e kurban gittik.. ll Fikir koydum, boş kafalar almadı Toprak; çorak, taşıma su ile doymadı Söylenenler işine gelmeyince duymadı Boyumuz “iplikçi” ölçülere uymadı Yün eğirdim, iplik çektim olmuyor Çarklar, uyumsuzsa dönmüyor Alışkanlık..Çıkarına tezgah kuruyor Taşıma suyla netsen, doymuyor İş erbabı; halı dokur, zalim; ne çorap örer.. Sendika ağası, boşluktan; “düzen” kurar. Pisliğini görmez başkalarına “bok” atar Olmazsan ortak, bir kalemde siler de atar 21 Boş değil elbet bilenler, tecrübe ile söylüyor: “Özünde soyluluk yoksa, tacda giyse soysuzdur” Niyet bozuk ise senin çaban sonuç vermiyor Belki kader, ne yapsan yap, olmayınca olmuyor lll Diyor işin erbabı Muallim Sacid: “.... Malatyalı mı? Yok canım.. İşte ölçü sana.. Yazamaz.. Muhakeme gücü yoktur. Ammaaa.. Söylenini iyi ezber eder.. Ölçü bu..Kafakağıdı yassa da Olsa olsa yabandan gelen, ...dir..” Boyuna bakıp, bir “adam” sandık Düşüklüğün oranını kestiremedik Hal ordada..Bel kalın, yürüyüş çarpık Sade o olsa, kafa kel, fizik bozuk Mühim olan görüntü.. Fikir neki?.. İLO’larda silolarda fayda etmez Geçer akçe, “yabancı”, yerli ne ki Amelikana satmadık mı.İhlas’ı, 22 Aslında yücelmedir “engin”lik Resmileşmiş, doğuştan ” alçaklık” Özünde varsa, gayet basit alçalmak Kolay mı? Enginlere erişip, büyümek! **** İsrail, Lübnanı döverde döver. ABD, zulümde ondan da beter Hiç değilse onlarınki açık düşmanlık “Müslüman” maskelisi ondan da beter İsrrail yuvalar yıkıyor, öldürüp bitiriyor Dünya siyonissleri kurşun getiriyor Müslüman, Müslüman’a kan içiriyor Kapalı zalim açık düşmandan beter.. Yusuf, Kenan diyarında gezer Zalim kudurur, Kenandakileri ezer Divane, acı çok hangisini yazar İçimizdeki zalim siyondan beter.. 1.8.2006-Ankara- Aşiyan 23 KADİR GECEMİZ Rahmet ile geceye koşmak Kadri bilip, sevinip coşmak Günah olsa da O, Rahmandır Af ümidiyle daim yaşamak Kadir gecemiz mübarek olsun.. İyilik daim, kötülükler son olsun Dualarda buluşmak Af ümidiyle yaşamak.. 24 21 Haziran 2017, KANUN, NEYSE O Allah; niyetleri bilir. Biz; amellerden yargılarız. Biz; ” batın”ana bakmaz, “zahir”ine hüküm veririz Hallaç-ı Mansurları bilsek de “şeriattan” asarız Şeriatın kestiği acımaz, kanun neyse o ana uyarız 3 Ocak 2012 - 04.30/Alsancak 25 BİZİM MEKAN Karga, ...tambur Sığırcık, keman Serçe, saz Ağaçkakan, gitar Güvercin, kaval çalar Dinliyoruz; kuşlar korosundan şarkılar İşte bizim mekan Dostlar! Bu yılki sezona merhaba dedik.. Emiryaman'da Şairin yeri; 26 Dinleme, Düşünme, Anlama, A L A N I Karga, ...tambur Sığırcık, keman Serçe, saz Ağaçkakan, gitar Güvercin, kaval çalar Köyden kalan birkaç söğüt Bilenler, koşar verir öğüt Kimler gelir kimler geçer Kimi oturacak yer seçer Divane usulünce edep ölçer Söğüt altında zaman geçtiğini anlamaz insan Ne hikayeler anlatır, Gevenli Hasan Kime niyet kime kısmet Su; kuyudan.. çeviz kargadan emanet Belledikçe ceviz çıkarır Düzceli Hurşit 27 İlk sahibiymiş; Tevfik ağa ve İsmet Aşağısı harman yeri Şimdilik küçük alan Sel gelince atları alan Çok işlemiş bahçeyi ailece ismet ve tefik Toprak Canına okunmuş geçince şimdi yol ve sokak Viran olmuş bahçeler, çoktan bitmiş orak Yaş yetmişi geçip kemale ermiş, Ranta teslim olmuş üretim bitmiş, ….. Önceleri zor kullandı kargalar Su verince rüşvetten anladılar Zıyan edip, boşa gitmiyor yiyecekler Öbek öbek işliyor, onca güvercinler …… Uzaktan dikizliyor köpekler Av peşinde pusudaki kediler 28 İki taş, kuruldu ocak Yavuz beyden isli çay Böyle geçer birkaç ay. Kalabalıkta atıyoruz stres Seyrediyor; çankırılı menderes Kimi gıpta eder Kimi bakıp geçer "angara"da ancak bu kadar... Seyrediyorlar Eryamanevlerinden İşte bizim mekan 30 Mart 2010, 17:49 www. Sairinyeri.blogspot.com Yer: Eryaman –Angara 29 NE EDEYİM? Sultanlığı; ben ne edeyim?.. Bırakınız; isimsiz, sansız gideyim. 29.04.2006 –TBMM 30 31 OĞUL! Ey oğul! Dünyada eğer rahat istersen, Elini köze sokma Maşa ara, kendine iyi bir ayı, bul Kaliteli adam önemli değil, Kullanacağın, iri dayı bul... İster az , istersen bol ver Kimden alırsan al, ama ver Kesme, azda olsa hep “yal” ver Çok ye, çok yedir, Damağında lezzeti kalacak bal ver Ez, ezdir yeter ki iri dayı bul Zulmet, süründür keyfini çıkar.. Kirin olsun, kinin olsun Kalbin ne kirli olsa, halk içinde temiz görün Yap, yaptır ama hep “ ak kaşık” kal Kuralını bul, kuralına uydur Uymazsa, kural koydur Hep üste kal.. Çatışmak, ilim, uzmanlık önemli eğil İleri gitme, vasat kal Her şeyde ileri olmak kolay İlacı biraz yag, biraz yal Çoğunluğu titret, tanıma ez ve gez 32 Bir kaç dayı bul, kim önde gider onu sez Elinde bal oldukça Tavlanmayacak ayı mı var? Biraz şamata, biraz cümbüş ve de saz Marifet sana kalmış, önüne samanda gerek biraz Kılıfına uydur al ve çal yeter ki; çek yaz Kabul etmeyene istersen mezar kaz Tavuğu esirgeme, yolunacaksa kaz.. İsterse yalandan olsun Yeter ki cebin dolsun İyi söyle, güzel giyin, fiyakalı gez Parti pıtırtı önemli değil adam bul Kim oy verir? Önemli değil, yeme gelir her “kul” Yedek akçe ayır, yemlemek için Hep yayında bulunsun üç beş pul Herkese Verme, ucunu göster Ayı yavruları sana pervane olup yalamak ister Küpün dolana kadar “ayı” ile irtibatı kesme, sebat göster Küpün dolunca kes ipini, kapıyı göster. Daha iri “ayı” yola çıkar, biraz itina göster Elin altında etkili hukukçun olsun, doktorun olsun Rapor yazanların bulunsun, karar vericilerin olsun Olmaz olmaz deme, lazım olmasa bile yakınında bulunsun Fakirlere yüz verme, sadaka ver 33 Zengin muhitlerde barakada olsa, edin yer Yanında yağcıların olsun, hocaların bulunsun Bunlar kirlerini temizler, aklında olsun Mabetlerde gözyaşı dökmesen de Hak’ka İyi görünmek için halka Arada bir ünlü hacılara, hocalara uğra Gidemezsen - mühim kişilerle - selam yolla Hakikisine çatma, sahtelerini iyi kolla Modaya uy, gerekli yere uygun rozet tak Kimi zaman kelle, duruma göre ampüle bak Güce eriş, karşındakilerin çırasını yak Söndür hayatlarını, keyfine bak Ey oğul, Eğer huzur bulmak istersen.. Eşek gibi tepme Üstüne altın sırmalı palanda sersen Eşeklikten fayda yok Sen insan ol, insan öl Gözü dönmüş köpek gibi saldırma Yamyamlar; leş yesin, sen aldırma Verilene şükret, olanın sefasını sür, keyfet Unutma hesabı, mizanı aklet Mayasızlardan olma, Beşiğinde söylenen sözlere dikkat et. Resululhahın yüzüne nasıl bakacaksın Ölçünü mizanını ona göre ayarla, sabret .. 34 Kötü kalpliler, kem gözlüler hor görse de seni Hak yoldan ayrılma. Sözün, özün Hak’ka yönelik olsun Yiyen yesin, çalan çalsın uyma onlara Bu gün değil ise yarın hesap sorulur ayıya dayı diyen kullara Aşiyan 2005 35 OMAR!... Alçaklığına, zemin arar Yücelere erişemez Garip; azarlar.. Kıç yalar, Kemik yalar, salya salar.. Sanki sunulan imkanlar baki ebedi oralar Ne olursa olsun, kendini aynı yerde oyalar Zalimle zalim oldun, Omar! Dün ne idin, bu gün ne oldun Sadizmini tatmin de buldun Omar! Yüce din böyle emretmez amma Hak’ı kaldırmayı, haklıyı tutmayı unuttun İmamlıktan, idareciliğe geçişi; kaç kıç yalayarak buldun ? Omar! Anlamazsın, duymazsın, hatta görmezsin O koridorlar dile gelse.. Kimler geldi, kimler geçti Masatlar, Cengizler bile bitti Millet bu, onları terk edip başkasını seçti Dün ayak olanlar; şimdi başa geçti. Meğer tac-ı ser değil “Tac-ı bela” imiş Sevim değil zehirli yılan Kullan, birazda sen oyalan Vermişler şeddelisini mizacına uyan adın Yakışmıyor ismine adalet timsali Ömer Hem Türkçe “öküz”, Hem Arapça “omar” 36 Zayıfın karşısında ateş, güçlü karşısında; donar. Sende aynı soyun suyu olduğunu ispat ettin Omar! 17 Mart 2006 –CumaAnkara-Emairyaman 37 "ÖLÜMSÜZ" DÜLER..!!!! "Gökten inene tabi olmayız" dediler. Kur'an hükmü gerçekleşip, öldüler... 19 OCAK 2012 / Alsancak 38 PARILDI, BAŞKAN Bir ara ortalık; toz duman oldu Derler; bizi sahiden “Sabun bozdu” Hem de“Dostluğumuz, çok ağır oldu” Kader..Ayrılıklar; bizleri buldu Kimini mahkum eder tefekküre Aydınlanır; karanlık düşünceler Geceler var ki aydınlığa gebe İnsanı bir başka sarar geceler İsteyenleri işler o geceler Yoğunlaşır, nice ulvi duygular Zamanı aştığında mesafeler Açılır kapı, parıldar yürekler İnsan çeker; nice nice zahmetler Gör ki zaman Parıldı’ya ne yükler O gecelerde açılınca gökler Elbet maksuduna erip, parıldar Duyduk ki, çileler hitama ermiş Hak, nice nice imkanlar verirmiş Allah, Kerim!..Görenler, neler görmüş Makam; Başkan’ını bulup, parlamış Bozulmasın huzur.Necati, değil 39 Şimdilik çiçekler; ziyaret etsin Çok kelamlar etmiştik, mühim değil Başkan’a hayırlarla SELAM gitsin 9 Kasım2008 Pazar Şairinyeri-Emiryaman-Ankara 40 SEVGİ, AĞACI! Bediha; Fatih’in gönlünde yer eden, kızımız Fatih; Bediha’nın kalbindeki, oğlumuz Yıl; 2008. Ay; 24 Ağustos. Vakit, tamam Unutulur, geçer gider beklenilen zaman Bu güne ermek için çektiniz nice zahmetleri Mutluluğa koşmak için yakın edip, uzakları Davet ettiniz bizleri, mutluluğunuzu görmeye Allah, daim etsin,ulaştırsın sizi gerçek sevgiye , Altın, gümüş taksam; harcanır, gider Para, bulunur. Bu gün var, yarın biter Bizden size”sevgi ağacı” fidanı olsun hediye Hatırlatsın sevginizi, unutma memleketi diye “Sevgi ağacını” dikin, doğduğunuz topraklara Çiçek açsın, koku salsın, ulaşsın uzaklara Düşler takın, yeşili saran güzel dallarına Umut rüzgarları taşısın, gittiğiniz diyarlara Sevginizle büyüsün, uzansın göklere, Yeşersin, umut olup, dursun meyvelere, 41 Gölge olsun sıcaktan kavrulanlara Barınak olsun, sıcak yuva arayanlara Sevgiyle dikin, hoş meyveler versin, İlaç olsun derdine derman arayanlara Sevmek, yürek ister, sevgi uzanır yarınlara Sizde yürek var, sevginizle geldiniz bu günlere Bulunca uygun hava ,su, toprak, fidan Sevgiyle büyür, yeşile bürünür vatan Sevginiz, umut olup uzansın yarınlara Ağaç olsun, kök salsın nice topraklara Sevginiz meyve versin, yaşatsın güzellikleri Kokusu sarsın cihanı, fethetsin gönülleri Temizlesin havayı, sarsın bizim toprakları Rahmete davet etsin yağmur yüklü bulutları Ağacınızı gördükçe hatırlayın, sevginizi Unutmayın, “sevgi ektiğiniz” memleketinizi 42 SİZDEN GELENLER.. (DOĞUM GÜNÜ İÇİN) Doğum Günü Doğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin Oysa nadir bulunan değerli bir safirsin Geçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin Umarım her geçen gün biraz daha tahirsin Maddenle hayal değil dünden daha sahisin Günün kutlu olmalı iyi ki doğmuşsunuz Üzmesin sizi kimse siz hakkı bulmuşsunuz Nedamet kulun işi siz nadim olmuşsunuz İnsanlık aleminde gül gibi kokmuşsunuz Sinan Karakaş Kimden : Elif-1-Sinan Karakaş (Bay, 53) Kime : NecatiÇavdar Tarih : 09.09.2008 12:31 (GMT +2:00) 43 Konu : BU GÜN DOĞUM GÜNÜNÜZMÜŞ,İYİKİ DOĞMUŞSUNUZ HOŞ GELDİNİZ DÜNYAYA SELAM VE SAYGILARIMLA /////////////////////////////// Doğum gününüz Bu gün sizin doğum gününüz; İyi ki doğdunuz dersem Sen de kimsin; Git başımdan dermisiniz? Olsun! .. Varsın deyiverin! ... Ben yine de diyeceğim; İyi ki doğdunuz! .. İyi ki varsınız! .. Hazır elime fırsat geçmişken; Birde dileklerimi ileteyim! Ömrünüz,ömrünüzdeki sevdiklerinizle Ve de sevenlerinizle Sağlıklı, huzurlu,başarılı ve mutlulukla geçsin... Gönderen: Mine Yirmili Alan: NecatiÇavdar Tarih: 09.09.2008 12:06:00 Konu: Yn:Doğum günü --- 44 YIKILDI GÖNÜL SARAYIM, GARDAŞ Kimseleri görme sen, hor Kim, nasıldır, Allah bilir Nazarında tüm kular, bir Kötü diye yerme gardaş Haktır canların yapısı Kimse de yoktur tapusu Son durak gönül kapısı Ötesini sorma gardaş Gonül bilmeyenler çoktur Bilmeyen de gönül yoktur Bilmiş ol da gonul Haktır Sakın olda yerme gardaş Tek Hakim dir ulu gani Bir yaratmış seni beni Dilekçe mi verdik, hani Hüküm öyle konmuş gardaş Her işin olur önü sonu Veren alır tatlı canı 45 Unutulmaz hatırada ki anı Ötesini sorma gardaş Yıkıldı gonül sarayım Gurulmaz ki guram gardaş Varılmaz ki varam gardaş “Tütmez ocak Sönen ışık “ Yakılmaz ki yakam gardaş..! “Hıra’nın başında Yetişir meşe Yaşı gelmiş Altmış beşe Gündüz hayalinde Gece düşünde “ Çıksın desem çıkmaz gardaş Giriş de karşılar sarı daş Ne için bu anlamsız savaş Doğru ol da Hakka yaraş Hakka zikri engelleme gardaş İlahi adalet, bırakmaz gardaş Teller kesildi aramaz oldu. Gonu komşu göremez oldu 46 Göz yaş. Yürek; dertle doldu Sinem yaralı, sorama gardaş Şu dağlara uçup varmalı ... neyin nasıl maralı Ufuklara çadır kurmalı Unutsan, unutulmaz gardaş ……………………….. Dağlar başı benim mezarım olsun Mezarıma yılan çıyanlar gonsun İsterizki vatan gönülde olsun Sine delinir çiğim çiğim “Gözüm yaşım siğim siğim” Dizde derman olmasa gözde yaş durmasa Nasıl unutulur bildiğim İşte “gidiyom ettme gardaş” Dizde derman olmasa gözde yaş durmasa 47 Bir gardaşım vardı muradın alsın Toprak beni çağırıyor gardaşım Bir dileğim vardı gadir Mevledan Ayrı düştüm çoktan anam babadan Nasibimiz gayrı gelmez Hüdadan Gözüm yaşım silinmez gardaş …. Yolumuz düşünce gurbete Hasret kaldık memlekete Çile çektik sabır ede ede Dönemedik be gardaş varamadık be gardaş Gurbet gurbet zalım gurbet Her günümüz zor, çile gurbet Sandık, bir gün biter elbet Bilemedik, bulamadık gardaş Bel bükülmüş, saç ağarmış Güçbitmiş, kepek tükenmiş Başımız çoktan yastığa düşmüş Gençken gelemedik gardaş 48 Şu feleğin ne acayip işi Rüyalarda, gördüm düşü Memleketin yok muş eşi Gelemedik sorma gardaş ..................... "Duman sardı Hıra dağın başını kim silecek gözden akan yaşı acı geldi.. analayam ettiğin işi Kim teselli edecek gardaş Kim istemez, huzur olsun Denk gelmedim haldan bilen Mal mülkünüz sizin olsun Yokluğumuzda sefa sürün gardaş Hıra dağına bakıp bakıp bakıp ağladım Güllüğzüne gidip seller gibi çağladım Taş tepede kara daşlar bağladım Şehit pınarında özüm Hakka bağladım şurada kuşlar yeri eşeler dile gelir mi o meşeler eser yok, geçmiş; neşeler 49 .... Güneş çavmış, hava şahane alıç toplama, bahane uzaklarda görünüyor o hane "Hıra dağı, yeni geldim gurbetten Ne ayrılmaz başım varmış şu dertten Kemlik ummayız merdoğlu mertten Kork sen çıkarı için yüze gülenden Yetmiyor iyi niyetleri iyilerin Gölgesi, dalı olmuyor kötülerin Çaresi ne ki kararan kalplerin Yiğit olan atdan düşse yine atlanır Kalbi kara ise garezlenir otlanır Niyetini açık etmez, saklanır Yiğit o ki her cefaya katlanır Yiğit gölgesinde garip saklanır ......................................... Kokarken burnuma Hıra diyarı 50 Bağlayınca gurbet yolları Mah yüzüne bakıp gülemem Bahçesine girip gülün deremem gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma Her an gidilmez sılama Bazen garlar yağar yoluma “Gardaş sılaya koymuyor” o gider zoruma Figanlarıma üveyikler eşlik ediyor Şu derenin suyu kızılırmağa gidiyor Rüzgar arkadaş, güneş bizi yediyor Bayırda görenler, belki deli mi diyor Hüzünleri kimse duymuyor Gönül feryâdına cevap vemiyor 51 Güzellikle de zorla da olmuyor Gönül çekiyor, yürek doymuyor dostlar sılaya koymuyor o gider zoruma Hoyhoydan ötesi Gelir kuşların sesi Belki anamın nefesi Yara ayrılığın yarası gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma Yemişenli den kuyunun çayıra Aygır ırmak olup akar içime Karabayır çökünce sineme Çağlar gözlerim, silememez gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma 52 Hıra baba bize gel edince gurbet elde durmak olmuyor Gardaş, hırsdan selam almıyor Kimse hüznünü duymuyor gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma Gerçek rüya gibi olmuyor Ne işi var, gelmesin diyor Eller senin halin bilmiyor gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma ........................ Ne edem Toprak beni çağırıyor Ana baba, ecdat dua istiyor unutmasın tez gelsin diyor 53 gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma şu hava,su toprak çağırıyor sevdiklerim yüz çeviriyor umut kapıları kapanıyor neş’e bulacaklar, yeis serpiyor. gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma Kavga mı? şu yıkık yapı Alsenin olsun tapu Meftun olduğum kapı kulpu gardaş sılaya koymaz o gider zoruma 54 dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma Şu üç sandık Neyi anlatır Neler söylerler Bir mazi Bir hal Bir muhal.. Biri anadan yadigar Biri haber verir bacıdan Biri hediye yardan Anlatırlar, maziden, andan Çaığrılar her biri bir yandan Dile gelse ne açıklar Gurbeti, hüznü saklar Şahidi idi baştaki aklar gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma 55 Ya kitaplar?.. Anlayana hitaplar Yok ucuz hesaplar Kıymet bileni bekler gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma anlamam bilmem fikrini şurda edeyim Hakkın zikrini edaya güç yeter mi şükrünü kimseyle hesabım yok olam herkesle barışık Babaocağında yanan bir ışık Ana kuçağına misfir olam üç günlük Senin ola, bağı bostan edecektik gülistan 56 açsın çeçit çeşit güller şakısın içinde bülbüller Salınsın, ruhlara rahmetler gardaş sılaya koymaz o gider zoruma dostlar sılaya sokmaz o gider zoruma Yıkıldı gönül sarayım Neye nasıl yanayım Yıkıldı gönül sarayım Neye nasıl yanayım Sen hoş ol, ben ağlayayım Yüreğime taş bağlayayım Hesap edin enini sonunu Gün uzak değil, ikindi sonu 57 Yabancı olsa yapmaz bunu Elvada Hak’ka havale etim onu ………………. Kimse bilmez döktüğün gözyaşını, Duman almış Hıra dağının başını, Ürküttüler bir kez gönül kuşunu Varlığına tahamül kalmamış oy.! Ne dede ne baba hatırı nede soy.! Akrabalar birbirine yadlanır, Garip gönlüm için için odlanır, Yüze güler, sinsi sinsi saklanır Acep şu halimiz nasıl adlanır, 58 Ana bizim haller duman hey.! İçine düştüğümüz dert yaman oy.! Saklarım içimde gizli umutları Sönmüş ocak, göçüp gitmiş ağları Dağılmış hanemiz, boş odaları Dertli dertli akıyor Hıra çayları Ana bizim haller duman hey.! İçine düştüğümüz dert yaman oy.! Saklar içten gizli ümit guman hey, Koca Türk’ün düştüğü gün yaman hey! Ak alnımıza kara yazı yazılmış, Yaylalarda düğün-dernek bozulmuş Yada kalmış bizimeller, güman hey.! İçine düştüğümüz haller yaman oy.! 59 Yaylaktan koşuşan bulutlar Dağdan dağa çarpıp gelen o ahlar Ağ kaya da iz bırakmış, o anlar Gerçek olmaz artık o rüyalar Gelmez artık ümit veren ilhamlar Harab olmuş şimdi bağı bostanı Matemdir çağlayan özü, pınarı Kendi söyler, döker gözünden yaşı Ne soran var, ne bilen anam hey.! Garibin düştüğü dert yaman hey! Bacı gardaş bir birine yad olmuş 60 Bir hal olmuş..Başka hale girilmiş Konu-komşu hepsi de değişmiş Kesilmiş hüküm, ferman verilmiş Yara kanar,acılar dinmez Kırılan gönle merhem olmaz Sanma ki et tırnaktan ayılmaz, Ne yapsan artık çare bulunmaz Ana baba hatırı öğüdü duyulmaz El olmuşsun, karartın bile yaman hey Buralarda kalmamıştır, derman hey! Aygır coşar, haber verir seher yeline 61 Güllüözü akar gider sürüne sürüne Karabayır ağlar, ikimizin yerine Bizi yakan hasret bitmez oy Yürekdeki sızı hiç çıkmaz ey Divaneler dert içinde boğulmuş, Sevenlerim diyar diyar kovulmuş, Ağla ağla yurdum yuvam dağılmış Nerde tas nerde kazan nerde hey? Nerde ana, nerde baba nerde sıla hey! Üç sandık Biri yüz yıllık hikayenin öyküsü Saklanmış bir soyun, köyün tapusu Diğeri acı gurbet türküsü Öbürü bir umudun, var oluş şarkısı Her biri bir dönemin kendi hasreti Ana, bacı yar hikayesi 62 İçinde ne taşırlar ne barındırırlar Biri yüz yıllık geçmişin yükü Diğeri, hasretle geçen yılları Bir diğeri umutla yaşamanın halleri Karşına maziyi diki verir Yürekdekini söküverir İçinden hallerin çıkıverir ………… Şu sandık, neler söyler neler anlatır Oy oy oyyyyyyy.. Vay sandıkk..! Aman, hallerini söyleme esen yellere Sırrını söyleme yaban ellere oyyyy .......................... İsşkodra Yanyadan Selanik, bütün Balkandan Hatıralar taşır/saklar; 63 Çanakkale Dumlupınardan Oy dumlupınardan. Anadolu’dan uzanır Mekkeye.. Kudüste bir of çeker Bizim ellerin yandığını. Nice ışıkların söndüğünü Saklar bu sandık oy Oy sandık, oyy! ............................. Gariplerin Gürcü bacısı Ne sırlar sakladı Hayatın nice acısı ........... Ne dağlar aşırır; ekmek parası.. Hayaller umutlar Yolculuk; Belçika 64 Bakmakla diner mi hiç Avrupanın gurbet acısı Göz yaşı , ciğer sancısı Beş gardaşın Bahtı kara bacısı Oy.Anam oy.. Oy yavrum oy Kuzum oy.. Sandık oy! ............ Bu sandıkllar....! Hüseyin dedenin Koca arif kağanın Padişah mühürlü Sıırını saklar Ay yıldız turalalı Tehivdi saklar ::::::::::: 65 Dikmeni.. Emir Yaman, Ahimesud Dağlar vadiler dolaşıp Ovalar geçip Koca Elmadağını aşıp Hıraya yerleşen sandık Söyle neler gizlersin. Göz yaşı döküp neyi özlersin? ........... Feleğin hangi çemberinden geçtiniz Neyi eleyip neyi seçtiniz Ne ekip neler biçtiniz Neye ağlayıp neye sabrettiniz Neyi elde edip, neyi terk ettiniz? ................. Kimini daha ham traş Kiminiz sakalı ağarmış 66 Kiminizin elleri alkanlara bulanmış Kiminin tarumar saçları kimi taranmış.. Can canana vardı mı Kimi murat aldı kimi eli böğründe kaldı mı? .............. Vay yavrum deyi arkasından baktığnı Söylemeyip dertlerin yüreğine aktığını Odun ateşi ocağında dumana Kışın soğunda ayaza, dona Ne hicranlar, ne hülyalar anlattığını ............................. Bir biri içinde geçen bulutlardan Rahmet bekler gibi Yoları gözleyip, beklediğini …………………. Şu Hıra dağını duman kaplamış 67 Koşturan bulutlar; neler söylüyor Belli ki seher vakti ana ağlamış, Sandıklar “üstünde göz yaşları var..” Gözler kanlanmış ağlamaktan Bulutlara eş olmuş, nemli yanaktan Analar ağlar, hıçkırıklar yürekten Sandık içinde nemden izler var Gönül gamlanmış, seherlerde Ağıttan çekilen simsiyah perde Haber beklemiş esen yelde Yavrular için tutulmuş derde Şu Üç sandıkta nice haber var Kokusu sinmiş, Ocak da aşı 68 Beklemiş; nice baharı kışı Bağrına basmış, kocaman taşı Derten yolunmuş saçı var Hayal eylemiş gurbet elleri Dualar eylemiş narin dilleri Nice umutlla saklamış, gülleri Sandığa sinen duaları var Dertler sarma sarma bohçalar olmuş Kabe’den. Kimi başka diyardan gelmiş Her bir hatıra şu sandığa konmuş Kat kat.. Özene bezene dürüşmüş Bohçalar bohçalar sır oluvermiş.. Rahman’a anlatıp Divane durmuş.. … 69 Nice atları, tayları Koyunlar meleşirken, kuzuları Dağ gibi yığılan acı sızıları Sırları sırlamış, nice sırlar var ………………… Yürekdeki Yaraları Dağladı Son kez, babaocağı, ana kucağında Seher de .. Sabah namazına durdu.. Bir kuş geldi Hazin hazin ağladı Yürekdeki yaraları dağladı Ciğerimi dağladı Kul secdelerde ağladı.. Halini arz edip Hakk’a İçin için ağladı. Bahtiyar olmaları için de dua eyledi 70 Yasinler ile bağladı. Yakmak ümidi içinde geldiği Babanın sönmüş ocağını, “Anam, gitti. Babam, gitti. Elif garı , gitti Bir şey götürmediler Siz, devran sürün..’” deyip kendi haline terk eyledi. Hıra Dağı’ndan kopup gelen bulutlar altında Nice hatıraları sinesine gömüp Burun direği sızlayarak Ecdadın yurduna veda eyledi. ………… Gidip kabristana.. Başına vardı.. Usulüne uygun selamı verdi Dedi: Gidiyorum, 71 Ey baba.. ‘Bak, mülkün kimlerin elinde kaldı! Hatıranı yaşatamamı istemiyorlar! Size rahmetlerle veda ediyorum Az şey için kinle bilendiler; Aşkla dolu kalbimi çiğnediler.. Kim bilir ne zaman.. Bu ocağı, Küçüklüğüm geçen sevgili bir Hıra’yı göreceğim? Kulağım burda.. Resimlere bakıp teselli olacağım… …………. Ve Kerim Allah.. Nelere Kadir Çok geçmez.. Yogat , Çorum dolaştırır İli illere 72 Yolu yellere yetirir Hoşlanmadığına götürür Angara’da önüne getirir Hazmetmediğini, burnu dibinde bitirir Nefes alamıyom “yapma “diyeni kulak ardı eder Çiğerleri dağlarda aynı dertten hastaneye düşürür. Kudret onda.. İstediğini istediği şekle getirir Zulmünden utandırır, sebepler ürettirir …… Sen kurtuldum sanır Gönül kırık, göz yaşıyla Gidişine sevinir Gülersin hafiften Mevla… Planları bozar Bilmesin neler yazar Rahat nerde? Huzurun kaçar 73 Sağlığın çöküverir Dolaştırır, dere bayır Hastane odasında, seyir Karşına getirip dikiverir.. ………. Saltanat, sürmek ne? Elin de mi zaman.. Artık vakit geldi’ derler Acel bu, boynuna çöküverir Kovulanı, bir vesile yine Hıra’ya yetirir.. 74 Varsın Sussunlar Varsın sussunlar sen susma Olur, olur bir şey olmaz deme Yönetimler, çıkarı için susar amma Haksızlığa sesiz kalıp insan eti yeme Devletler, bazan elinden bişey gelmez. Ancak biz insan olup insan kalmalıyız Kimden gelirse gelsin “ama” dememeliyiz Kınamalıyız zalimi..Zalime zalim demeliyiz Toplumların tepkisi, maşeri vicdan çok etkili olur.. Çok zalimi dize getirip katı kalpleri bile korkutur Çıkarını düşündürür de en zorbayı bile ürkütür... AHİMESUD/Alsancak 14.01.2020 75 İSTANBUL; BİR HAYALİ YUTTU Hoş bir umut du İstanbul; bir hayali yuttu Bu gün o günmüş umut, mutluluk, hayal ve son imiş kıvırcık saçlar yüzdeki ben Hayal meyal , hatırlanan hatıralar.. ............. saat akşamın sekizi hiç olmadık bir istek "haydi yeter, gidelim "diyor acaba neden niçin.? ..... eve varınca kara haber: annesi üzgün, "ayrılıyorlar" diyor Bir akşam, son bulmuş hayaller. 76 ........ elbet hayırlısı yaratan, Mevla “neylerse güzel eyler” umar ve dileriz sonu hayır olur bilmiyoruz, ne yazgılar elbette yaşanacak, kader verse de acı verse de keder ........ demek; buraya kadar hatıralardan silinir miki o kıvırcık saçlar ............ Ağrı, Taşlıçay, bir umuttu ne , nesıl çabuk unutttu İstanbul; bir hayali yuttu ....... umut, mutluluk ve son ............... ve 3 Recep 1441 Regaip kandili Haber veriyor: "Adliyedeyim.Evraklar hazır" Kalır mı insanda huzur..? Ne oldu .. Ne idi kusur? ....... 28 Şubat, karanlık mı aydınlık mı 77 Bilmem hayır mı şer mi Kalabalıklar, kalabalıklar Koca koca dağlar en geller, engeller kalabalıkları bağlar kalabalıklar bir yüzde, gidiş mechul Cumhurbaşkanı ile engelleri aşıp kurtul Dağdan iniş, selemet; düzde Rüyada Cumhurbaşkanı ile gez Gündüz olsun, ne yazarsan yaz Evraklar, hazır yolda her an boynunda Hayr da şerde Kurtuluş, sabır.. Akibet hayır ola. ... Bir bahar bekliyoruz. Mevsim an Rüyada milletvekili, patlayan volkan 6 Mart 2020, Mahkemeye dayan Duruşma günü: 2020 4 Nisan Yıktı… Kibir, törpülenemez ben 78 ……. Ne olur, nedir Bilmiyoruz! Çıktı karşımıza virüs Corana Ne anlayan var ne bilen.. Cevap yok; sorana.. 79 GÜNGÖR BUZLUK, GİTMİŞ İnsan; bir varmış bir yokmuş Her gelen kalmaz gider imiş Güngör Buzluk ‘da gitmiş Orhan Uğuroğlu’dan aldım, haber Kesti yollarımızı Hakkâri’de kader Sona erdi, ondan geldi cefa, keder 80 Acep hangi anadan süt emdi Dünya ne “kahraman” gördü..? Felek bu, hangi hale koydu Nice anıları var dizi dizi Hatıralar; bir bir akıp bitti Güngör denmiş; “İz bırakıp” gitti “Sevgilin..!” der idi Mustafa Özayhan Her ana şahit oldu TORUN Ayhan “Kahramanlığını” , Halim beye sorun Elbet herkese de Ethem olamazdık Ona “Meftun” idi bizim Haydar Bek Geldi; Mustafa Tunç da Van’da denk Buzluk; eksilmez kar Cilo dağlarından 81 Yüksekova, dağlar içinde gayet engin Sen kimsin ki olamazdı senin dengin Bizden önce gitti, üsteğmen Engin Sabrettik ondan gelen her zulme başa Akıbet, ölüm; ne nasıl yaşarsan yaşa Zulme gerek yok diyordu SELEN paşÇok mahirdi zahir, geçti Özel harp de başa Ne özellik buldu ise Darbeci Kenan paşa Yüksekova’da arzı endam ederdi Lazımken de ne yapar nere giderdi “Apoçi rahmi hoca”yı göz ardı ederdi Bıyığımıza takılıp, hırsla çekip giderdi 82 Yaşı 80 mi idi yoksa seksen iki 4 Mayıs 2020, Ramazan on iki Van’daki muhteşem “taçlı “ idi Ayağa kalkar, yas tutardı; bütün vatan Hakkı idi.. Görkemli, resmi tören Kör olası şu CORANA, engel olmuş “Taçlı “değil “garipler gibi” çekip gitmiş..! 6 Mayıs 2020 Çarşamba /Ahimesud/Alsancak 83 NE BELASIN..CORANA MISIN? Ezanlar okunuyor, cemaat yok mescitler mahzun Ziyaret yasak; Mescid-i Nebevi, Kabe; mahzun İnsanlar kapanmış evlere Cadeler boş Cıvıl cıvıl alanlar, hastaneler boş, ışıklar loş Buluşmaya can atanlar kopuyor birbirinden Ayrıldılar anaları; kıyamadığı kuzusundan Cemaatten sıyrıl, tarafını seç,ferdi köşene geç Çaresiz insan çaresiz kendini “tanrı” sayan Güç Garibanla eş oldu; zengin, zevk içinde yüzen Patladı; GLOP.. Bozuldu; hükmeden düzen Yılan,.köpek.kedi yarasa.domuz.böcekler, Şarap,inek sidiği; haram yiyecek,içecekler. Düşünülür müydü, eşden dosttan kaçacaklar Yanlış yolda yürüyenler; daha ne dert açacaklar? 84 Bir görünemeze teslim olup, Şaştı; ilim Susutu; bilim Kaçtı; zalim Kapandı; cemiyet Gitti; hürrüyet.! Saklanıyor; görülmez bir virüsten kendini ilah sananlar Hiçlikleri. Çaresizlikleri..Şaşkın; peşlerinden koşanlar Kağıttan kaplan misali kibirlerinden aslan kesilenler Ne belasın insanlığa Korana mısın; nesin? Umulur ki; umumi tevbe ile belalar gitsin Kazansın mazlum.. İnsanlık; hayra ersin 85 17 Mart 2020 .20.30 Ahimesut/ Alsancak ………….. Sardı dünyayı çıkıp Çinden Ve kaçtı kraliçe, saraydan Yataklara düştü Çankırılı Johnson Karantina da Markel Çarşafa dolandı çar Putin.. Deterjandan medet umdu Trump Çöktü dünyaya hükmeden sistem Kapandı evlere insanlar Boşaldı canlı şehirler Hadsizliğe adeta had bildiriyor Görünmez virüs, koyuyor sınır …….. Burun bükenler Abdeste 86 Sarıldılar; şimdi taharete ….. Anli şanlı ilim adamları, Kodaman o tıp otoriteleri: -Ne, nasıl – Bilmiyoruz İşin cahiliyiz Tamaman çaresiziz Tek çare sizsiniz Aman her şeyden kaçınız Evlerinize, saklanınız.. …… Geldi başımıza kışı bağlarken yazın İlk baharda hüzün.. Mahzunuz, mahrumuz, mapsusuz amma El çekti tüm kötülükler ; Kumarhaneler 87 Kerhaneler Meyhaneler.. Kepek indirdi tüm sermayeler İşe yaramaz oldu tapılan paralar Bu Ramazan’da aslına döndü teravihler Yeryüzünün tümünü kaplar mescidiler ………. İbret almadı, insanlık; Nil’in attığı, çölün sakladığı Üç bin yıllık yoldan Asrımızda bulunan Firavunun secde halindeki cesedinden Virüs, her kötülüğe ket vurdu Tüm alandaki kirlenme durdu
.........................................//////////////////////////////////////////////////////////////.....
TAÇ VİRÜS = CORANA VİRÜS ve Çiğdem
Parkının Kedisi
HAYIRLI SABAHLAR
Sabah karşılaştık..
Biraz muhabbet ettik..
"Virüs" dedim
"Boş
ver" dedi..
"Korana=Taç" dedim..
"Aç" değil
"Taç giyen düşünsün"
dedi..
Haklı..
Afrika’da orda burada onca Aç insan, açlıktan..
Virüs-hastalıktan
kırılıyor
Kimsenin kılı kıpırdamıyor..
VİRÜS,
Taç giyip CORANA olunca
Tüm TAÇLILAR tutuştu..
15 03. 2020
Ahimesud/ Alsancak
KÖŞE BAŞI/ Köşe taşı
Ve biz…
Köşe başlarında oturmayı.
Köşe başlarında laklakları severiz..
Eskiden köşe taşlarına oturur çekiştirirdik.
Vehimlerimizi dile getirir, şüphelerden
Dedikodunun alasını yapmaktan ölürdük..
Muhabbetin koyusuna varıp.
Soğuk, sıcak anlamazdık.
Kimimiz nezle olduk
Kimimiz grip
Cılızcımız, açlarımız
İnce hastalıki,verem..
Gurbete isek “tebdil-i Hava” alırdık
Burnumuzda tüten sılaya varırdık..
Yada toprak çekti diye, sıla da ölürdük
Hastalarımız, bizimdi
Bizden idi..
Toplanır başına, birlikte ölürdük..
Korana çıktı bahtımıza
İnsan insandan kaçar oldu..
Eski hastalık… Köşe başlarına
Dedikodu için toplananlar
Başlarına dert açanlar oldu
En yakının bile hasta ise eğer
Kusu sarması, olsan can ciğer
Gidilmiyor, yanlarına
Uzak, en uzak hem de canlarına
Karantina, sanki yaşanan mezar
Sanki kıyamet sahnesi
Herkes evine hapis
Herkes kaçıyor, bir birinden
Çok kez haberi yok ölüsünden dirisinden
Haber veriyor, haber alıyor sosyal medyasından
Virüs; adil mi ne ?
Dinlemiyor fakir zengin..
Gariban da
Köşe başını tutan Köşe taşı da
Onun için aynı.
Yeter ki 14 gün misafir olsun
14 gün yaşayacağı alan bulsun
Alim, oldu cahil
Gelemez hakkından bir edhil.
Virüs; “on dört gün yaşar” diyorlar
Kelebeklerden biraz fazla
Ancak çok sevdi, insanlık
Görmese de fayda
Bırakıp gitmesine imkân vermiyor.
Kurtulmak için on dört gün, evine girmiyor.
Hep beraber yaşar beraber ölürdük.
Ayrı yaşayıp, tek başımıza ölüyoruz.
Korana ile yaşayıp, halimize şaşıyoruz..
Cemiyetten, faaliyetten
Eşten, dosttan
Hatta…
Anadan, yardan kaçıp
Kıyameti yaşıyoruz..
12 Aralık 2020 Alsancak/Ahimesut
Yorumlar
Yorum Gönder